Bundan bir kaç sene öncesine kadar, erkeğin egemenliğinin toplumumuzda hakim olduğunu biliyorduk. Ancak günümüzde bu durum biraz değişti. Ancak erkekler hala aynı erkekler; herşeyi onlar yönetmeli, onlar bilirler, onların sözü dinlenmeli ve onların dedikleri her zaman doğrudur…
Bu durum gerçekliğini kaybedince ise, ortaya istenmeyen durumlar çıkıyor. Çünkü artık günümüz bayanları da, geçmiş zaman bayanlarına oranla, daha çok biliyor, daha çok gezip görüyor, daha özgür, yönetebiliyor, ve doğru söyleyebiliyor… Ama erkek içgüdüleri, az önce de belirttiğimiz gibi hala aynı, erkek bilir, erkek yapar erkek eder…
Hal böyle olunca da kadın ile erkek arasındaki çatışma, gün geçtikçe daha da üst düzeylere tırmanıyor. Erkek kendini dinletmek istiyor; ancak kadın da bir birey olduğunu biliyor. Günümüz kadınlarının istediği şey çok basit: kendisine saygı duyulmasını istiyor, kimsenin egemenliği altında yaşamak istemiyor, ancak: erkeklerin bayanlar üzerindeki hoşlanmadıkları bu etkilerin bir de bilmedikleri sonucu var; bir bayan bir erkekle birlikte ise, mutlaka ki onun varlığından cesaret almak ister, kendi takıldığı yerlerde onun destek ve koruyucu olduğunu bilir. Her zaman bir bireydir bayan; ve özgürdür de; ama, aynı zamanda erkeğinin varlığını da hissetmek ister.
Ancak bayanların bu yönünü bilmeyen erkekler, yönlendiremedikleri bir kadın için, kendi psikolojilerini bozarlar. Oysa ki hal öyle değildir; kadın, dışarıda özgür bir birey, eşiyle evindeyken ise, eş ve annedir. Bir bayan dışarıda herşeyi yapabilir; ancak yanındaki erkeğin mantıklı olması durumunda, en ufak bir çözemediği sorunda ondan destek ister, ve eğer erkeğine güveniyorsa; onun, mutlaka bu sorunu çözeceğini de bilir. Böyle bir hayat bir bayan için vazgeçilmezdir. Kendisine güvenildiğini bilen erkek de mutlu olur; ancak bu güveni hissetmeniz için zamana ihtiyacınız vardır; ya da daha basit bir tabirle: eşinizin, çözemeyeceği bir sorun ile karşılaşmasına ihtiyacınız vardır.
Sorumluluğunu taşıyamadığını düşünen bir erkeğin ise, ciddi anlamda sorunları oluşur. Bu sorunlardan en önemlileri ise şunlardır:
Öncelikle, ev işlerine yardımcı olmaları gerekebiliyor; ve bayanlar bazen yetinmeyi bilmiyorlar; örnek vermek gerekirse, bebeğin altını değiştiren erkek, aynı zamanda etrafı batırıyor diye ona kızıyoruz; bu kızgınlık ise erkekte, kötü ve başaramamış hissi uyandırıyor. Oysa ki babalarımız bebek altı değiştirirler miydi? Babalarımız eve geldiklerinde sıcak bir yemek, ütülü çamaşırlar ve karnı tok altı temiz bir bebek bulurlardı. Eşlerimizin babaları da öyle. Ve erkekler kendilerine babalarını örnek aldıkları için, aynı şeyleri bulacaklarını sanıyorlar; ancak günümüz kadını çalışıyor; ve hayat müşterek, eşlerinin, yani erkeklerin desteğine de ihtiyaçları var ev işlerinde. Bu nedenle de erkekler bu duruma uyum sağlamakta zorlanıyorlar.
Annelerimiz kanaatkarmış, ve erkeklerin, yani babalarımızın her yaptıklarına anlayış gösterir; her dediklerine tamam dermiş. Ancak bizim durumumuz öyle değil. Biz, erkeklerin, beğenmediğimiz her davranışını eleştiriyoruz. Ve bu durum da onların zorlarına gidiyor elbette. Giydikleri kıyafeti de eleştiriyoruz, çocuğumuza söylemiş olduğu bir kelimeyi de… Ama eşimizin, babasına davranışı çok daha farklı olan annesini düşündüğünde, bu durumun, ne denli zoruna gittiğini hiç düşünmüyoruz. Ama zaman bunu gerektiriyor; erkeklerin biraz daha değişmeleri gerekiyor…
Eşlerimizin, bizlerden istekleri her zaman bize ağır geliyor. Hem evin işini yapmamızı, hem çocuğuna daha iyi bakmamızı, hem yemeklerin en güzelini; en zorunu yapmamızı istiyor; hem de sekste sınır tanımamamızı tercih ediyor; hatta eğer bunda başarılı olmazsak bizi aldatıyor… Bunlar ise bize çok ağır geliyor öyle değil mi bayanlar? Ama şöyle bir düşünecek olursak, biz onlardan neler istiyoruz: daha fazla para, daha fazla ilgi, daha iyi bir babalık, evde daha fazla geçirilen zaman; ama aynı zamanda sosyal statüde de daha iyi bir yer… Bunların da onlara ağır geldiğini acaba hiç aklımıza getiriyor muyuz? Oysa ki bu isteklerimizin fazlalığı, erkekleri ne kadar mutsuz ediyorsa bizi de o kadar huzursuz ve rahatsız etmiyor mu? Bu isteklerimiz gerçekleşmediği için tartışmalar yaşamıyor muyuz? O halde, mutlu bir ilişki için isteklerimizi biraz azaltmamız gerekmiyor mu?
Bu aşamada erkeklerin de hataları yok değil elbette. Hatalardan en önemlisi de, birlikte oldukları kişileri, sadece güzellik ve fizik olarak değerlendirip, geri kalan özelliklerini de değiştirebileceklerini; ve kendilerine uydurabileceklerini düşünüyor erkekler. Bu doğru davranış şekli değildir oysa. Evlendiğiniz kişiyi değiştirmek değil; size benzeyen biriyle evlenmek, yapabileceğiniz en doğru şeydir. O zaman daha mutlu olursunuz. Biz kadınlar da aynı şekilde, eleştirmeyeceğimiz ve olduğu gibi kabullenebileceğimiz bir eş seçmeliyiz kendimize. Bu koşullar sağlandığı takdirde, çok daha uyumlu bir çift oluşturacağımızdan şüphemz olmamalı